26 Eylül 2013 Perşembe

TEMİZLİK TAKINTISI!

Şöyle evine gittiğinde her daim misafir ağırlayabilecek, derli , toplu, düzenli ,mutfak fayansları pırıl pırıl , musluklarında kireç artığını bırakın su lekesi dahi yok , tam takır şam şakır heme bakımlı kadınlarda hiç haz etmiyorum biline!
Özellikle çalışmaya başladığımdan beri sanki akşam 5te bütün enerjim tükeniyor ve gözümün önünde yatak hayali eve koşuyorum. Ne ev , ne yemek , ne temizlik , ne ütü...
Hal böyleyken Bu şam şakır kadına iki çif lafım var!
E be kadın insan değilmisin yat dinlen gecenin 5 ine kadar ütü yaptın noldu madalyamı taktılar?
Her tuvaletten çıkanın arkasına tuvaleti kontrol etmesen olmuyor mu kimsenin temizlik alışkanlığı yok mudur? Ha tabi insanlar ellerini yıkadıktan sonra musluğun üzerini tuvalet kağıdıyla kurulamayı akıl edemeyebilir değil mi?
Yaşlandığında menüsküs olacağın garanti artık da,yataklara düşersen kocan 'pek sevgili karıcım bizim için didindi o yüzden erken çöktü' mü diyecek sanıyorsun.Malesef erkeklerde öyle bir minnet duygusu yok. Benden söylemesi kendini kandırma.
Saldım çayıra mevlam kayıra yaşamaktan bahsetmiyorum ama insan biraz rahat olmalı.
Takıntılı insanları ANLAMADIM ve ANLAYAMAYACAĞIM!
İş başa düştü kızım bak anandan hayır yok bari sen temizle evi:)

25 Eylül 2013 Çarşamba

AYRILIK KAYGISI KİMDE...

Çalışmaya başlamak bir anne için ne kadar zordur herkes bilir. Çocuğunu evde bırakıp uzuuun saatler boyu ayrı kalmak, kimseye güvenememek,sanki sen olmazsan sürekli ağlayacakmış gibi hissetmek,kısaca gittiğinde sanki çocuk annesi olmadan bir şey yapamayacak gibi düşünmek.Ben sadece çalışmaya başlamakla kalmadım üstüne birde kızımı İstanbul'a yolladım.
Ama hiçte sanıldığı gibi olmuyor.İşe başladıktan sonra bu ayrılık kaygısı bebeklerde mi yoksa annelerde mi diye düşünmeye başladım.
İşe başladığımda annem baktı kızıma ve geldiğime ben çok özleyip sarılmaya çalışmama rağmen Nil'de hiç öyle extra bir durum yoktu.Hatta ben geldikten sonra bile annemin yemek yedirmesini istedi.
Ayrılık kaygısını çocuklardan çok ebeveynler yaşıyor bu bir gerçek.
Şimdi 1 haftadır ananesiyle İstanbul'da.Biz burada perişan olduk,ağladık,bittik.Ama Nil'de pek özlem gözlenmedi.O parka gitti,gezdi,dayısıyla oynadı,dedesiyle oynadı...Kamera açıp konuşmak istediğimizde bile çok fazla ilgi göstermedi.
Çocukların adaptasyon süreci büyüklerinkinden çok daha hızlı. Bu bir gerçek...
Dedesiyle parkta(1)

Gezmelerde

Erol Taş:)

Dedesiyle parkta(2)

Büyüdü de kendi kendine yemek yemeye bile başladı:)









hiç mutsuz görünüyo mu? maşallah:)

Dedesiyle parkta (3)


Nar topluyor


Bizim için oldukça zorlu olan süreç onun için eğlenceli geçti buna seviniyorum.
Nil 16 aylık.Aslında kreşe verebilirdik ama pek güvenemedik.
Bütün kreşler kötü ,bütün öğretmenler zalim demiyorum elbet ama duyduğum şeyler beni korkutmaya yetti.Dafa dil gelişimi tamamlanmadığı için olumsuz bir durumla yada sert bir tavırla karşılaştığında tek yapabildiği olay ahalini olabildiğince hızlı terketmek.Ki bir öğretmen kızarken bir çocuğun kaçması olası değildir bunu herkes bilir.Ayrıca böyle bir şeye yaşasa bile bize anlatacak dil kabiliyeti yok.
Sırf bu yüzden kreşe vermekten korkuyorum.
Fazla çocukla haşır neşir olacak hasta olur korkum yok.Bağışıklık sistemi böyle böyle güçlenecek.
Yada yemeğini yemezse aç kalır korkum yok.Aç kaldığında illaki yiyecektir.
Düşer yaralanır berelenir diye korkum yok.Düşe kalka büyüyecek.
Tek bir korkum var oda içe kapanması.Daha bu yaşta birilerinden korkmaya başlaması.Baskıyla istediğini yaptıran bir öğretmenle baş başa bırakmak.
Sırf bunu göze alamadığım için ayrı kalmayı göze aldım...